(İSTANBUL) – Ziraat Bankası Tarım Ekosistemi programında konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, çiftçilere verilecek küçük ekipman kredisinin limitini 150 Bin liradan 250 bin liraya, küçükbaş hayvan üreticilerine işlerini büyütmeleri, hayvan sayılarını çoğaltmaları, atıl işletme kapasitelerini üretime kazandırmaları amacıyla verilen kredinin limitini de 400 Bin liradan 600 Bin liraya çıkarılacağını açıkladı.
Ziraat Bankası Tarım Ekosistemi programı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımıyla Haliç Kongre Merkezi’nde gerçekleştirildi. Programa Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Ziraat Bankası Genel Müdürü Alpaslan Çakar, akademisyenler ve çiftçiler katıldı.
Sürdürülebilir tarım, iklim değişikliği, coğrafi işaretli ürünler ve tarımda markalaşma konulu panellerin düzenlediği programa katılan Erdoğan, alana kurulan çiftçi stantlarını ziyaret ettikten sonra bir konuşma yaptı. Erdoğan Ziraat Bankası’nın 1863 yılından bu yana Türk tarımının lokomotifi olduğunu söyledi. Erdoğan’ın şöyle konuştu:
“Ziraat Bankası sadece kar peşinde koşan bir banka değildir. Bunun yanı sıra Ziraat ihtiyaç duydukları anda çiftçinin, esnafın, sanayici, tüccar ve ihracatçının elinden tutan bir kara gün dostudur. Her iktisadi teşekkül çalışmalarını sürdürmeyi, yeni yatırımlarla faaliyet sahasını büyütmeyi ve genişletmeyi hedefler. Ziraat Bankamızın da hem ülke içinde hem de yurt dışında mevcudiyetini arttırdığını görmekten artık memnuniyet duyuyoruz. 2015 yılında ziraat katılımının faaliyete geçmesiyle birlikte bankamız hızla gelişen alternatif inanç piyasasında da yerini almıştır. Daha nice seneler boyunca Ziraat’ın bir bankadan daha fazla olma iddiasını devam ettirmesini bekliyorum. Bugünkü programımız Ziraat Bankası’nın kuruluş gayesini misyonunu ve asli vazifesini yerine getirdiğini gösteriyor. 81 ilden 2 Binden fazla sektör temsilcisinin bir araya geldiği bu buluşmanın tarım ekosisteminin değişmesine katkı sunacağına yürekten inanıyorum. Biraz evvel genç ve kadın çiftçilerimiz ile kooperatif ürünlerinin yer aldığı stant alanını ziyaret ettik. Ülkemiz tarımının çeşitliliğine ve zenginliğine burada tekrar şahit olduk. Bu hazineyi ne kadar ileriye taşırsak Türkiye için o kadar iyi olacaktır. Tabii bunun için tarım sektörünün tüm paydaşlarının el ele vermesi, iş birliği ve dayanışma içinde hareket etmesiyle mümkündür. Tarım sektörünün bütün aktörlerini aynı zamanda buluşturan bu tarz programlar anlayış birliğinin tesisini de kolaylaştırmaktadır.”
“MUHALEFETİN EZBERİ OLAN TARIM BİTTİ TEZLERİNİN NE KADAR İÇİ BOŞ OLDUĞUNU RAKAMLARLA İSPAT ETTİK”
Erdoğan, 14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü’nde Ankara’da Ziraat Odası Başkanları ile bir aray geldiklerini hatırlatarak, “Türkiye’nin tarımda son 21 yılda nereden nereye geldiğini, karşılaştırmalı olarak çok detaylı bir şekilde ortaya koyduk. Ülkemizde muhalefetin ezberi olan tarım bitti tezlerinin ne kadar içi boş, temelsiz ve gerçek dışı olduğunu rakamlarla ispat ettik. Özellikle hemen her sene tedavüle konulan ‘saman ithalatı’ söylemi tarım sektörünün tüm paydaşlarına yapılmış bir hakarettir. Türkiye, gerçekler yerine çarpıtmalar, özellikle bunun üzerinden muhalefeti, artık geride bırakmalıdır. Açıkçası eski muhalefet tarzının da raf ömrünü tamamladığı görülüyor” dedi.
Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü:
“BAŞARILARIMIZLA BİRLİKTE HALEN PROBLEM ÜRETEN ALANLARIN FARKINDAYIZ”
Ülkemizin son 21 yılda başarı hikayesi yazdığı alanların en başında tarım, hayvancılık ve su ürünleri vardır. Bunu söylerken elbette her şey güllük gülistanlık diyemeyiz. Dünyadaki tüm ülkeler gibi bizim de sıkıntılarımız var. Tarımsal girdi fiyatlarında ki artış çözmemiz gereken buna benzer sorunlarımız. Kırmızı ve beyaz et fiyatlarında son dönemde yaşanan dalgalı hareketleri yok sayamayız. Gübre fiyatlarındaki artışlarından gündelik ve sürekli işçi eksikliğine kadar farklı alanlarda yükselen şikayetlere kulaklarımızı tıkayamayız. Başarılarımızla birlikte halen problem üreten alanların farkındayız. Muhasebemizi yaparken ne ifrata ne tefrite kaçıyoruz. Dengeli ve objektif bir şekilde kendimize ayna tutuyoruz. Güçlü ve zayıf yanlarımızı en doğru biçimde tespit etmeliyiz. Tarımda da durum farklı değildir. Burada da çözüm odaklı bakış açısıyla hareket ediyoruz. Başarılarınızın sayısını arttırmanın, eksiklerimizi gidermenin derdindeyiz. Problemlerimize ortak akılla çözüm yolları geliştirmeye çalışıyoruz. Tarım sektörümüzün 21 yılda elde ettiği başarıların değersizleştirilmesine mahal vermeden, milletimizin en çok şikayet ettiği hususlara odaklanarak Türkiye’yi hep beraber hedeflerine ulaştıralım istiyoruz.
“BİNLERCE KİLOMETRE ÖTEDEKİ ÜLKELERİNİ İŞGAL ETTİLER”
Burada şu hususu tüm samimiyetimle söylemek isterim. Milli meselemiz olan tarımda biz hiç kimseye kapımızı kapatmadık. Türkiye’nin tarım ekosistemini geliştirmek için herkesin fikrine, katkısına, eleştirisine, önerilerine sonuna kadar açığız. Yeter ki, tarım konusu ezberlere ve ön yargılara kurban edilmesin. Yeter ki cımbızla çekilen bir ürün üzerinden sektöre haksızlık yapılmasın. Allah’ın izniyle gerisi biraz gayret ve emekle zaten kolayca gelecektir. Geçtiğimiz asırda yeraltı kaynakları ön plandaydı. Petrol, altın, elmas ve diğer yeraltı zenginlikleri için oluk oluk kan aktı. Bir damla petrolü, bir damla kandan daha kıymetli gören sömürgeciler bunları tahakküm altına almak için her yola başvurdular. Binlerce kilometre ötedeki ülkeleri işgal ettiler. Avrupa’dan Afrika’ya göç ettiler ve oralarda tüm imkanlarıyla Afrika’nın o zenci evlatlarını ne yazık ki imkanlarını, helikopterlerle elmaslarını, altınlarını Avrupa’ya taşıdılar. İnsanları topraklarından sürdüler. Savaş ve iç savaş çıkardılar. Eli kanlı diktatörleri desteklediler, darbe yaptılar, cinayet işlediler, katliamlara imza attılar. Yerel halkı, işçiyi, uyuşturucuya alıştırarak, ekonomik, sosyal ve siyasal bakımdan kendilerine tamamen bağımlı hale getirdiler. Kendi refahlarını mazlumlardan çaldıkları zenginlikler üzerine bina ettiler.
“33 MİLYON TAHILIN BOĞAZLARDAN GÜVENLİ GEÇİŞİNİ SAĞLAYARAK DURUMUN KONTROLDEN ÇIKMASINA ENGEL OLDUK”
Bize insan hakları dersi veren batılı ülkelerin Kongo’da, Cezayir’de, Kenya’da, Somali’de, Güney Afrika’da, Namibya’da, Nijerya’da ve daha pek çok Afrika ülkesinde neler yaptığını çok iyi biliyoruz. Avrupa’nın ortasında, Afrika’dan getirilen insanların sergilendiği müze adı altında affınıza sığınarak söylüyorum, ‘Hayvanat bahçeleri’ kuruldu. Sadece Kongo’da şiddet, açlık ve hastalık nedeniyle 10 milyon kişi öldü. Bu ülkeleri ziyaretimizde sömürgecilerin acımasız yüzünü bizzat görme fırsatı buldum. Bunların hepsi ve daha fazlası, yeraltı ve yeri kaynaklarının kontrolü için yapıldı. Yeni ve çok daha sinsi yöntemlerle sömürü düzeni halen devam ediyor. Ancak içinde bulunduğumuz yüzyılda aynı kavganın tarım alanları, su ve gıda için verileceği anlaşılıyor. Bunun işaretlerini şimdiden görmeye başladık. Dünyanın gelişmiş ülkelerin Afrika’da tarım arazisi kiralamak için büyük bir yarış içindeler. İklim değişikliğinin olumsuz etkileriyle birlikte su kaynakları ve havzaları birer çatışma hattına dönüşüyor. Asya, Amerika, Kuzey Afrika ve Orta Doğu’daki birçok gerilimin altında su kaynaklarıyla ilgili anlaşmazlıklar yatıyor. Kovid 19 salgını ve Rusya- Ukrayna Savaşı’nda tüm ülkelerin gıda arz güvenliğini temin için nasıl kıyasıya mücadeleden verdiğini unutmadık. Türkiye’nin gayretleriyle hayata geçirilen Karadeniz girişimi olmasaydı başta Afrika ülkeleri olmak üzere birçok yerde kıtlık yaşanacaktı. Açlık tehdidi ile karşı karşıya kalan 10 binlerce insan hayatını kaybedecekti. Biz buna kayıtsız kalamazdık ve hamdolsun kalmadık. Toplam 33 milyon ton tahılın boğazlarımızdan güvenli geçişini sağlayarak durumun iyice kontrolden çıkmasına engel olduk.
“TARIMIN ÖNEMİ AZALMAYACAK BİLAKİS DAHA DA ARTACAK”
Şunu bir defa görmemiz lazım. Tarımın önemi azalmayacak, bilakis daha da artacak. Her yeni küresel kriz; gıda üretimi ve tedarikinin ne kadar stratejik bir alan olduğunu teyit edecek. İklim değişikliği, çevre kirliliği, küresel ısınma ve bölgesel riskler arttıkça, rekabet kızışacak, hatta belki de daha kanlı hale gelecek. Bizim ülke olarak tüm hazırlıklarımızı buna göre yapmamız gerekiyor. Diğer türlü ciddi sıkıntılarla karşılaşmaktan kendimizi kurtaramayız. Tarımı sadece ekonomimiz için değil milletimizin bekası içinde hayati önemde bir sektör olarak görüyoruz. Türkiye yüzyılının temel unsurları arasında tarım, hayvancılık, kırsal kalkınma ve tüm olanlarda verimlilik artışının ayrı bir yeri vardır. Son 21 yılda bunun altyapısını güçlendirme yolunda önemli adımlar attık. Tarım desteklerini hem çeşitlendirdik hem de ciddi oranda yükselttik. Tarım kredi kooperatiflerimiz, sektörün ve çiftçilerimizin daima yanında olmuştur.
“ZİRAAT BANKASI SEKTÖRÜN KREDİ İHTİYACININ YÜZDE 75’İNİ TEK BAŞINA OMUZLAMIŞTIR”
Çiftçilerimizin finansman ihtiyacını karşılamak üzere Ziraat Bankamızın kullandırdığı tarım kredilerinin tutarı 480 milyar lirayı aşmış durumdadır. Bu kredi miktarıyla Ziraat Bankası sektörün kredi ihtiyacının yüzde 75’ini tek başına omuzlamıştır. Bu kredilerden yararlanan çiftçilerimizin sayısı 1,2 milyonu aştı. Ziraat Bankası’nı kullandırdığı tarım kredilerini yüzde 91’i yani 435 milyar liralık kısmı faiz desteği verilen kredilerden oluşuyor. Bu kapsamda 587 binin üzerinde çiftçimizin 110 milyar lira tutarındaki tarım kredisinin faizinin tamamı devletimiz tarafından ödeniyor. Tarım kredisi kullanan çiftçilerimizin faizlerinin ortalama yüzde 69’luk kısmını yine devletimiz karşılıyor. Bu uygun finansman kaynağı, ne kadar çok çiftçimize ulaşır ve ihtiyacını karşılarsak çiftçilerimizin karlılıklarına o derece katkı sağlamış oluruz. Bizim gayemiz insanları doğdukları yerde doyar hale getirmektir. Az önce yanımdaki kardeşime sordum. Ne yapıyorsun? ‘Manda yetiştiriyorum’ dedi. 10 mandayla başlamış, şu anda 120 mandası var. Öyle mi? Mesele bu. Tarımın ana vatanı olan Anadolu’da yeşil kalkınma ve yerelden kalkınma ilkesiyle yeni bir tarım ve kırsal kalkınma süreci başlatıyoruz. Kırsal kalkınma, hibe programlarımızı üretim planlamasını dikkate alarak, yeniden düzenledik. 2024 yılı kırsal kalkınma yatırımlarının desteklerini ise programı hibe desteğine esas proje limitini 7 milyon liradan 14 milyon liraya yükselttik. 5 milyar lira hibe desteği sağlayacağımız 7 Bin projeyi ve hak sahiplerini bugünden itibaren Tarım ve Orman Bakanlığımız açıklamaya başlayacak. Bu projeler toplam 13 milyar lira yatırım yapılacak olup yaklaşık 20 Bin vatandaşımıza istihdam sağlayacağız. Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatifleri çiftçilerimiz için ilk kez hayata geçen yeni tarımsal kredi uygulamalarını aybaşında kamuoyuyla paylaştı. Üretim planlaması kapsamında, üretim ve sözleşmeli üretim yapan çiftçilerimiz ilk defa ilave, faiz kar payı indiriminden yararlanabilecek. Organize tarım bölgesi yatırımını yapacak üreticilerimize ve birinci derecede tarımsal amaçlı örgütlerimize de ilk defa ilave faiz indirimi uygulanacak.
“KADIN ÇİFTÇİ KREDİSİNİN LİMİTİNİ 1 BUÇUK MİLYONDAN 2 BUÇUK MİLYONA YÜKSELTİYORUZ”
Sadece bununla yetinmiyoruz. Ziraat Bankamızda yeni müjdelerle sektöre verdiği desteği arttırıyor. Şimdi bunları sizlerle ve çiftçilerimizle paylaşmak istiyorum. Küçük ekipman kredisinin limitini 150 Bin liradan 250 bin liraya çıkarıyoruz. Küçükbaş hayvan üreticilerimize işlerini büyütmeleri, hayvan sayılarını çoğaltmaları, atıl işletme kapasitelerini üretime kazandırmaları amacıyla verilen kredinin limitini de 400 Bin liradan 600 Bin liraya getiriyoruz. Büyükbaş, süt hayvancılığıyla iştigal eden üreticilerimiz için bu rakamı 1 milyon liradan buçuk milyon liraya yükseltiyoruz. Her zaman söylüyorum; gençlerimiz bizim geleceğimiz. Gençlerin tarım alanında iş ve işletme sahip olmalarını teşvik ediyoruz. Ülkemiz de ki genç nüfusa tarım dahil ne kadar fazla alternatif iş kolu oluşturabilirsek ekonomimiz için o kadar güzel olacak. Genç çiftçi kredisinin limitini 1 Buçuk milyon liradan 2 buçuk milyon liraya arttırıyoruz. Kadın çiftçi, kredisinin limitini de aynı şekilde 1 buçuk milyon liradan 2 buçuk milyon liraya yükseltiyoruz. Ziraat Bankamızın bu müjdeli haberlerinin de çiftçilerimize hayırlı olmasını diliyorum. Bu kredilerin katkısıyla tarım sektörümüz geliştikçe inşallah Türkiye daha müreffeh, milletimiz daha huzurlu, geleceğimiz daha aydınlık, daha güvenli olacaktır.”