DİLARA ZENGİN/SEVGİ CEREN GÖKKOYUN – Ticaret Bakanı Ömer Bolat, Türkiye ile ABD’nin, ekonomi alanında ilişkileri canlandırma ve daha ileriye götürme konusunda kararlı bir duruş sergilediğini bildirdi.
Bolat, “39. Amerikan-Türk Konferansı”na katılmak ve çeşitli temaslarda bulunmak üzere geldiği Washington’da AA muhabirine değerlendirmelerde bulundu.
Türkiye ve ABD’nin 70 yılı aşkın süredir müttefik olduğuna dikkati çeken Bolat, zaman zaman siyasi ve ekonomik alanda bazı gerilimler olsa da iki ülke arasında ticaret hacminin arttığını söyledi.
Bolat, ABD’nin 2 trilyondan fazla ithalatı olduğuna işaret ederek, Türkiye’nin ABD’ye ihracatının 14 milyar dolar civarında olduğunu kaydetti.
İki ülkenin liderlerinin ortaya koyduğu 100 milyar dolarlık ticaret hacmi hedefine ulaşmayı istediklerini, bu kapsamda iş dünyası kuruluşlarının önemli temasları olduğunu belirten Bolat, “ABD’ye ihracatta önümüzde çok büyük bir potansiyel ve fırsatlar var.” dedi.
Gelecek hafta Trade Winds etkinlğinde ABD’nin büyük ve orta ölçekli firmalarından 120’den fazla yöneticinin İstanbul’da olacağını ifade eden Bolat, buradaki şirketlerin 3 gün boyunca Türkiye’deki iş dünyasından muhataplarıyla görüşmeler yapacağını anlattı.
Bolat, ABD-Türkiye ticaret ve yatırım ortak komitesinin toplantısının uzun bir aradan sonra Ankara’da gerçekleştirildiğini belirterek, “Ekonomi alanında her iki ülkenin hükümetleri ilişkileri canlandırma ve daha ileriye götürme konusunda kararlı bir duruş sergiliyor.” ifadesini kullandı.
“Türkiye’nin İsrail konusundaki tutumu belli”
İsrail Dışişleri Bakanı Yisrael Katz’ın “Türkiye’nin İsrail’e yönelik kısıtlamaların çoğunu kaldırdığı” yönündeki iddiasına da değinen Bolat, “İsrail Dışişleri Bakanı’nın ciddiyetle hiç bağdaşmayan bir açıklaması olmuş. İbranice lisanıyla yapıldığına göre kendi kamuoyunu ve kendi siyasi taraftarlarını tatmin etmek amacıyla verildiği anlaşılan bir metin. Bir hayal ürünü, gerçekle uzaktan yakından alakası yok ve devlet adamlığı ciddiyetiyle de bağdaşmıyor.” şeklinde konuştu.
Türkiye’nin bu konuda tutumunun belli olduğunu söyleyen Bolat, 7 Ekim’den bu yana İsrail’in acımasızca sürdürdüğü saldırıları bir an önce durdurmak için Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın başkanlığında Dışişlerinin ve yetkililerin yoğun çaba gösterdiğini vurguladı.
Bolat, ilk günden itibaren, Gazze’de ihtiyaç duyulan tüm insani yardımları, tıbbi ürünler ve gıda başta olmak üzere bölgeye ulaştırma gayreti içinde olduklarını anımsatarak, ilerleyen dönemde İsrail’in ateşkese ısrarla yanaşmaması karşısında Türkiye olarak bazı ürünlerin ihracatına sınırlama getirdiklerini dile getirdi.
İsrail’in hala ateşkese yanaşmaması ve yardımların ulaşmasını engelleme çabalarının devam etmesi karşısında 2 Mayıs itibarıyla İsrail ile tüm ithalat ve ihracat işlemlerinin yapılmasını durdurduklarını söyleyen Bolat, birkaç gün önce Hamas’ın ateşkesi kabul etmesine rağmen İsrail’in tutumunu sürdürdüğünü ifade etti.
“Bu gelişmelere kayıtsız kalmamız beklenemezdi”
Bolat, İsrail’in katliam boyutundaki saldırılarını durdurması, özgür ve bağımsız Filistin devletinin kurulması ve Gazze’ye yardımların ulaştırılması noktasında, ABD’de başlayan, Avrupa’nın değişik ülkelerinde ve Türkiye’de devam eden üniversite öğrencilerinin protestolarına işaret ederek, “Bu çığlık bütün dünyada yankı bulmaya başladı. Bizim de Türkiye olarak İsrail’i ateşkese ve yardımların ulaştırılmasına zorlayan politikamızın ne kadar doğru ve tutarlı olduğunu ortaya koymuş oldu.” değerlendirmesinde bulundu.
Ticarette bu gibi gelişmelerin yaşanabildiğine değinen Bolat, geçmişte de başka ülkelerle siyasi ya da askeri anlamda sıkıntılar olduğunda bu tür tedbirler alındığını anımsattı.
Bolat, İsrail ile ticaret yapan şirketlere, yeni ihracat pazarları bulma ve ticaretlerini aksatmamaları tavsiyesinde bulundu.
Burada ticaretten daha önemli bir insanlık sorunu olduğuna dikkati çeken Bolat, “Orada 35 binden fazla çoğu kadın ve çocuk masum insanın acımasızca katledilmesi ve bir ülkenin fiziksel olarak yıkılması ve insani açıdan da adeta bir yok etme kampanyası karşısında, o bölgede yüzyıllarca hüküm sürmüş ve o bölgede huzur ve barış içinde bir dönem yaşatmış Türkiye olarak bizim bu gelişmelere kayıtsız kalmamız beklenemezdi. Hükümet olarak bu kararı almak durumunda kaldık.” dedi.